Heteretrof
canlılar
Heterotrof
canlılar,canlılık faaliyetlerini sürdürebilmek için gereksinim duydukları
enerji,inorganik ve organik molekül ihtiyaçlarını dışarıdan karşılarlar.
Heterotrof
organizmalar beslenebilmek için dış ortama bağımlıdırlar.Bu sebeble dışarıdan
aldıkları organik molekülleri sindirime uğratarak enerji ve yapısal inorganik
molekül ihtiyaçlarını karşılarlar. Hayvanlar,Mantarlar(Fungus) ve bazı tek
hücreli canlılar organizmalar heterotrof canlılardır.
Besinleri
alma biçimine göre üçe ayrılır:
1. Holozoik Yaşam: Besinlerini daha çok katı ve büyük
parçalar halinde alan canlılardır. Her birey kendi besinini kendisi temin
eder. Sindirim sistemleri, duyu organları, sinir ve kas sistemleri gelişmiştir.
a) Etçiller: Daha çok hayvansal
besinlerle beslenirler. Bazı kuş türleri ve kemirgenler familyasının türleri bu
şekilde beslenir. Diş yapıları et yemeye uygun olup, köpek dişleri gelişmiştir.
b) Otçullar: Daha çok bitkisel
kaynaklı besinlerle beslenirler. Keçi, koyun, inek, kaplumbağa, kirpi bu gruba
örnek verilebilir. Bu hayvanların diş yapıları ve sindirim sistemleri selülozu
sindirecek şekilde özelleşmiştir.
c)
Etçil—Otçullar (Omnivorlar): insan, bazı balıklar,
bazı kuşlar bu gruba girer. Dişleri hem parçalayıcı, hem kesici olarak bulunur.
2. Simbiyoz (Birlikte) Yaşam: Bu gruptaki canlılar
birbirleri üzerinde veya içinde yaşarlar. Bazı birlikler zararlı, bazıları
faydalıdır.
a)
Kommensalizm: Zararsız bir
birliktir. Beraber yaşayan canlılardan biri fayda elde ederken diğerinin
faydası ve zararı yoktur, insanların ağız ve bağırsak bölgelerinde yaşayan bazı
bakteriler bu şekildedir. İnsandan faydalanırlar, ama insana fayda veya
zararları yoktur. Köpek balıkları ile onların karın bölgelerine tutunarak
yaşayan Echeneis balıkları da böyledir.
b) Mutualizm: Karşılıklı fayda
esasına dayalı bir yaşam birliğidir. İnsan bağırsağındaki bazı bakteriler
insanın besinlerinden yararlanır ve insanı barınak olarak kullanırlar. Buna
karşılık bazı artıkları parçalayarak insana B ve K vitaminlerini hediye
ederler. Termitler ve geviş getiren Memelilerin midelerindeki selüloz sindirici
tek hücreliler de bu şekilde yaşarlar. Selülozu sindiren enzimler üreterek
hayvanın sindirimine yardımcı olurlar. Kendileri de hayvanı konak ve besin
kaynağı olarak kullanırlar. Bu iki canlı birbirinden ayrılırsa ikisi de zarar
görür. Likenler de mutualist yaşam için çok iyi bir örnektir. Su yosunu ve
mantarın birleşmesiyle oluşmuştur. Su yosunu mantara besin ve O2 verirken
mantar da ona CO2 ve H20 sağlar.
c)
Parazitlik: Beraber yaşayan iki
canlıdan biri fayda görür. Bu esnada faydalandığı canlıya zarar verir. Bu
yüzden buna zararlı birlikler denir. İki canlı ayrılacak olursa, fayda gören bu
faydayı kaybettiği için yaşamını yitirebilir. Diğer canlı ise zarardan
kurtulduğu için daha rahat yaşamına devam eder. Parazitler canlının dış
kısımlarına yerleşmişse bunlara Ektoparazit denir. Keneler, pireler, bitler ve
bazı mantarlar gibi. Parazitler canlının iç kısımlarına yerleşmişse bunlara da
Endoparazit denir. Plazmodyum mikrobu, bağırsak kurtları, tenyalar ve bazı
bakteriler bunlardandır. En iyi parazit konağını öldürmeden ondan uzun süre
faydalanandır.
3. Saprofit (Çürükçül) Yaşam: Bu gruptaki canlılarda sindirim sistemi tam gelişmemiştir.
Bu yüzden besinlerini bulundukları ortamlardan yarı sindirilmiş sıvılar olarak
alırlar. Bazıları salgıladıkları enzimlerle hem kendi besinlerini kısmen
sindirmiş olurlar, hem de organik artıkları parçalayarak ölmüş bitki ve hayvan
artıklarını ortadan kaldırırlar. Bu sayede tabiattaki madde devrine önemli
katkıda bulunmuş olurlar. Şapkalı mantarlar tabiatta ilkbahar ve sonbaharda
daha iyi gelişirler. Çünkü bu zamanlarda toprakta daha çok çözünmüş madde ve su
bulunur. Hem de ortam sıcaklığı yaşamaya elverişlidir. Saprofitleri, bakteriler
ve mantarlar oluşturur.